MOJO

AMATÖRLÜK MANİFESTOSU

Profesyonel ve karşıtı amatör arasındaki temel ayrım basitçe, birinin ekmeğini kazanmak için, diğerinin kendini tatmin etmek için yapılıyor olması biçiminde ortaya konabilir.
Bu temel ayrımı benimsemişsek, amatör ve profesyonel tutumlar arasında daha romantik farklar da tarif edebiliriz. Profesyonellik ekmeğini kazanmayı, sonrasında birikim sahibi olmayı ve kariyeri de bu amaçlara hizmet etmesi için kullanmayı gerektirir. “Kariyerimiz yükseldikçe” emeğimiz değerlenir. Emeğimizi pahalıya satabildiğimiz oranda kazancımız artar, daha fazla ekmek parası, daha fazla ekmek, pasta ve hatta mücevher, araba, kat ya da yat olarak dönüştürülebilir.
Emeğimizi değil de başka şeyi satıyorsak (: ticaret) bu da farklı bir kariyerle değerleniyor gibi görünür. Sattığımız şeyi nerede sattığımız, kime sattığımız, reklamını kiminle yaptığımız, ticaretin kariyer odakları olarak ortaya çıkar: “Dükkanı, …taşı’na taşıdım.” Ticari kariyer yükseldiğinde de kazanç artar. Bkz: ekmek, pasta, mücevher, yat ve kat.
“Kariyer, kazanç, dönüşüm” süreci pratik bir yoldur. Bin yıllarca denenmiş. İşe yarar. İnsani sistemlerin de bin yıllar içinde tam bu sürecin içine oturacağı biçimde şekillenmiş olduğu gerçeğini göz ardı etmemeli: Mesleki özelleşme (profesyonellik) ki ilk önemli üç mesleğin tarımcılık, askerlik, ruhbanlık olduğu varsayılabilir. Şehirleri, devletleri, imparatorlukları (artan mesleki çeşitliliği de gözünüzde canlandırarak) biçimlendirirken; ekonomik, askeri ve siyasal örgütlenmeleri de bunların içine yerleştirmiştir.
Bu karışık cümle aslında, profesyonelliğin “DÜZEN”i; DÜZEN’in de profesyonelliği nasıl desteklediğini anlatmak için. Özetle profesyonellik karnımızı doyurur ama bunu satacak bir düzenin içinde yer alıyorsak. Başka açıdan bakıldığında: böyle bir düzen varsa: Ekonomik, siyasi, askeri, ahlaki, dini, şehirsel, devletsel, emperyal, sosyalist, kapitalist, komünist…
Profesyonellik ve kariyer düzene muhtaçtır yoksa beş para etmez (ekmek parası anlamında).
Düzen de profesyonellik ve kariyere muhtaçtır. Yoksa kendisine gerek kalmaz. Bütün farklı düzenler içinde profesyonelliğin, kariyerin ve emeğin kutsanmasının başka bir nedeni olabilir mi?
Amatörlük yukarıdaki karşılıklı ilişkinin dışında bir yerde durur. Amatörlük sadece yapanı tatmin eder. Ekmek parası sürecinin dışında olduğu için düzenin de dışındadır. Kendine göre kariyer içerebilir, hatta içermelidir ama amatör kariyer de profesyonel kariyerden farklıdır. Kendini daha da iyi tatmin edebilmeye yarar. Sertifikalanmaz, ölçülemez, sınanamaz özetle sınıflandırılamaz. Yine düzen dışıdır.
Amatör kariyer, kendini tatmin etmek için yaptığın şeyi daha iyi yapmanın yollarını içeren bir kariyer yoludur. Daha iyi, daha iyi ve daha iyi yapabiliriz. Kesinlikle amatörlük hırstan uzak bir durum değildir. Ama amatör hırslar profesyonellikte olduğu gibi kutsanmaz genellikle.
Ancak insan yine de çok yaratıcı, incelikli bir canlı. Kendi keyfi için yaptığı şeyler öncelikle kutsanmasa bile büyük hayranlıklar uyandıracak boyutlara gelebiliyor zaman zaman. Da Vinci düşünüldüğünde, amatörlerin gelmiş geçmiş en büyük piri sayılabilir bence. Ama umurunda olur muydu bilemiyorum.
Amatör tutum umursamazlığıyla, kerameti kendinden menkul kariyeriyle ve işe yaramaz vakit harcatma gibi son derece zararlı bir sonuca yol açmasıyla anarşist bir yaklaşımdır; paradoks olarak, “pasif anarşist bir yaklaşım”.
Pasif olması kovuşturulmasını engeller. Onu kamufle eder. Toplum onun boşa zaman harcatma özelliğiyle yeterince etkili bir biçimde mücadele edemez. Bünyeye sızmış HIV virüsü gibi bağışıklık sistemlerine görünmez olur. Hatta bağışıklık sistemlerinin içinde yer alır: Profesyonellik, kariyer, yat, kat sürecinde kendisini kanıtlamış bireyler “rahatlamak” ve “dinlenebilmek” için amatör uğraşlara bulaşırlar bir toplumsal bağışıklık sistemi olarak işlermiş gibi görünür amatörlük.
Gerçi amatörlüğe bulaşmış bireylerin yakın çevresi işe uyanır ve şiddetle önlemler almaya çalışır: “Abi bu senin yaptığın ölü yatırım!”, “oğlum işin mi yok?” “bak şimdi, bu işlerle uğraşacağına çalışsan iki tekne birden alırsın!” gibi bireysel çabalarla amatörlüğün önü kesilmeye çalışılır. Oysa bu çabalar toplumsal bir örgütlenme içinde olamadığından amatör girişimcilikle (gerçekten ölü yatırım) baş edemez.
Biraz da abartarak,
“Amatörlük düzene sızmış incelikli bir anarşist başkaldırıdır”

Cem HIZLAN
İSTANBUL 2010