Yer yer bulutlu bir havada (müthiş hava durumu yorumlarım :) )
karşıya geçtik.
Bayrak mı direğe dolanmış, yoksa rüzgar mı kararsız belli değil!
Atölyeye gittiğimizde ilk işim: dolgu macunu işe yaramış mı, boşlukları iyi doldurmuş mu, incelemek oldu.
Tahminimden daha iyi: çok iyi, batmayacağız!!!
Cem, yoklama macunu işini en aza indirebilmek için bu tesviye işine çok titizleniyor (titizlenmediği bişey var mı bilmiyorum ama :) )
Yüzey ne kadar düzgün olursa macun işi o kadar az olacak-mış!!!
O yüzden bugün biraz da rende işi yapacağız...
Cem, teknenin en arka kısmını tank zımpara ile tesviye ederken biz de Erol Abi ile 2 dükkan yanımızdaki komşumuzu ziyarete gittik: O da tekne yapmaya başladı; yaklaşık 10 günde ortaya çıkardı gövdeyi!
Mustafa Elbaş, oğlu Haktan Efe Elbaş ile
Stitch&glue (dik&yapıştır) tekniği ile motor-boat'unu yapıyor...
Erol Abi rendede!
Kaç zamandır Cem'e soruyorum:
-Biraz kilo aldım, spora mı başlasam? diye.
O da bana:
-Cilala-parlat (karate-kid) tekniğini öneriyor :)))
-Bakayım, doğru yapıyor musun???
Rende iyi iş, tüm kasları çalıştırıyor!!!
- Ahhhh, ah
:)))
Diğer tarafa Erol Abi devam ediyor!
Bir-iki rötuş sonrası tesviye TAMAM...
Dinlenme-keyif vakti...
Konumuz "Cezayir Şebeği"
Cem, Mojo'ya başlamadan önce, evde bu modeli yapmaya başlamıştı.
Mojo'ya başlayınca Cezayir Şebeği'nin "pabucu dama atıldı"...
Öööylece duruyor garibim tozlu raflarda!!!
Değişik teknikler varmış o dönem.
Bu tekne kumun içinde negatif kalıpta yapılıyormuş: taa 17.yy.da...
Mojo bitince bu da ancak bitecek galiba???
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı paylaştığınız için teşekkürler...